Bizi rezil bir geleceğin kölesi sandılar. Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’a başkan seçilmesinin ardından yaşadıklarımız, tam da bu sözü doğrular nitelikte. Onlar, her şeyin kontrol altında olduğu, güç sahiplerinin egemenliğinde bir düzen kurmayı hedeflediler. Ama biz, hep birlikte, bu düzene karşı durduk. Bizi umutsuz bir geleceğin parçası olarak gördüler, ama unuttukları bir şey vardı: İstanbul’da ve Türkiye’de milyonlarca insan, bir değişim rüzgârı estirmenin zamanının geldiğini biliyordu.

İmamoğlu’nun liderliği, yalnızca bir seçim zaferi değil, aynı zamanda bir halkın yeniden uyanışıdır. O, adaletin, eşitliğin ve özgürlüğün simgesine dönüşürken, karşısında büyük bir güç ve baskı vardı. Ama o, bu güçlere rağmen, halkın yanında durmayı, doğru bildiğinden şaşmamayı seçti. Ve her ne kadar sistemin yarattığı engeller onun yolunu zorlaştırsa da, halkı için gösterdiği kararlılık, ona olan güveni her geçen gün pekiştirdi. Bu, sadece bir yerel yönetim meselesi değil, aslında bir zihniyet devrimiydi.

Düzen sarsa sarsa geleceğiz, diyorduk. Ve Ekrem İmamoğlu, bu düzendeki her kırılmaya karşı koyan, her şüpheyi boşa çıkaran bir isim oldu. O, sadece İstanbul’u yönetmekle kalmadı; aynı zamanda toplumsal eşitsizliklere, yoksulluğa, adaletsizliğe karşı durdu. Onun başarısı, yalnızca seçim sandığındaki zaferiyle sınırlı kalmadı; aynı zamanda halkın, doğru bildiği yolda yürüyebilmesi için bir cesaret kaynağı haline geldi. Zorluklarla karşılaşan, engellenmeye çalışan her adımında, halkın ona olan desteği arttı. Çünkü bizler, her zaman adaletin, hakkın ve halkın gücüne inandık.

Bizi rezil bir geleceğin kölesi sananlar, o geleceği kurmaya çalışanlardı. Ama İmamoğlu, tam da bu noktada, kendini bir figür değil, bir hareketin öncüsü olarak gösterdi. O, her türden baskıyı reddederek, halkın taleplerini, haklarını savundu. Ne zaman ki o düzen sarsa, işte o zaman, halkın gücü, doğruyu savunmanın gücü olarak yükseldi. Bu, yalnızca İstanbul’un değil, tüm Türkiye’nin geleceği için bir başlangıçtı.

Ekrem İmamoğlu’nun mücadelesi, her birimizin mücadelesi haline geldi. O, yalnızca bir siyasetçi değil, bir umut sembolüydü. Bugün, yine zorluklarla karşı karşıya kalsak da, bir yolun varlığını biliyoruz. Ekrem İmamoğlu, İstanbul’u sadece yöneten değil, aynı zamanda halkı için her türlü adaletsizliğe karşı duran bir lider olarak tarih yazacaktır. Bizim hedefimiz, Cumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu’nu yapmaktır. Onun gücü, halkın gücüyle birleştiğinde, Türkiye’nin gerçek anlamda bir değişime uğrayacağına olan inancımız tamdır. Bizi bir köle, bir mağdur olarak görenler, geleceğin güçlü, direnen halkını asla göremezler. Çünkü biz, değişimi, adaleti ve özgürlüğü savunarak, her zaman bir adım önde olacağız.